İstanbul'un Fethinden Önce Kostantinapolis'in Hükümdarları Nerede Yaşardı?

 


Fatih Sultan Mehmet'i tanımayanımız ve İstanbul'un fethini bilmeyenimiz yoktur diye tahmin ediyorum. Bu yazım tarih meraklılarının dikkatini çekeceğini ve benim gibi araştırmayı seven insanlara ışık tutacağını düşünüyorum. Tarihçilerin mimine yakalanmadan önce bunun yanlızca kendi araştırmalarım sonucu ortaya çıkardığım bir yazı olduğunu belirtmek isterim. Birlikte Blaherne Sarayını,  Büyük sarayı ve Kostantinapolisin son hükümdarını Tanıyalım. 

Kostantinapolisin Son Hükümdarı: XI. Konstantinos

I. Konstantinos Paleologos, 1449-1453 yılları arasında Bizans İmparatorluğu'nun son hükümdarıydı. II. Manuil'in kızı Helene'nin oğluydu ve İstanbul'un Fethi sırasında öldü.

İmparatorun ölümünden sonra, Paleologos hanedanının üyeleri ve bir kısmı İstanbul'daki soylularla birlikte Mora ve Atina'ya kaçtı. Burada, Konstantinos'un soyuna saygı gösterilerek, hanedan evler, tarlalar, hayvanlar ve servet sahibi oldu. Mora ve Atina'dan sonra, hanedan Olimpos, Teselya ve Epirus'a yayıldı ve Yunanistan'da yaşayan farklı milletleri Bizans kültürüyle etkiledi, adeta yeni bir Bizans İmparatorluğu kurdu.

Ancak, II. Mehmed ve II. Bayezid'in fetihleriyle birlikte Yunanistan Osmanlı egemenliğine girdi. Bu süreçte, bazı Yunan halkı Müslüman oldu, bazıları Hristiyanlığını korudu, ancak Bizans kültürü ve yaşam tarzı Yunanistan'a hakim oldu, Yunan kültürünü kökten değiştirdi. Fethin ardından, imparatorun kızkardeşinin oğlu Osmanlı sarayında devşirme olarak kabul edildi ve Kaptan-ı derya Mesih Paşa olarak ünlendi.

İmparatorluğun İlk Sarayı: BÜYÜK SARAY


Büyük Saray ya da Kutsal Saray, Fatih Yarımadası'nın güneydoğu köşesinde, İstanbul'un kalbinde yükselen bir harikaydı. Bizans İmparatorluğu'nun büyük imparatorlarının evi olarak hizmet vermiş, onların kraliyet ikametgâhı olmuştu. Her tarafta tarih kokan bu saray, tam 690 yıl boyunca imparatorluğun merkezi olmuş, önemli kararların alındığı ve muhteşem törenlerin düzenlendiği bir mekân olmuştu. Ancak, ne yazık ki, günümüze pek az izi ulaşabilmiştir.

İlk Bizans İmparatoru I. Konstantin, Roma'nın göz alıcı başkentini taşıdığı zaman, yeni bir başlangıç yapmak istemişti. 330 yılında Konstantinopolis'e taşınan başkent için özel bir saray planladı. Bu saray, şehrin kalbinde, Hipodrom ile Ayasofya arasında yer alıyordu. Zamanla, birkaç imparator döneminde yeniden inşa edilmiş veya genişletilmişti.

Büyük Saray, şehrin yönetim merkezi olarak uzun yıllar hizmet vermişti. Ancak, tarihin en karanlık dönemlerinden biri olan Dördüncü Haçlı Seferi sırasında yağmalanmıştı. Latin İmparatorluğu döneminde, zor zamanlar geçirdi ve bakımı ihmal edildi. Sonunda, Fatih Sultan Mehmed'in 1453'teki fethiyle terk edilmiş ve harabe haline gelmişti. Şuan bulunduğu bölgede Sultan Ahmet Camii ve Külliyesi vardır.

Büyük Sarayın bulunduğu alandan bir kaç kroki: 








Blaherne Sarayı ve Tekfur Sarayı



Blaherne Sarayı, İstanbul'un tarihi semtlerinden biri olan Blaherne'de (Bugünkü Ayvansaray semti ) yer alır. Bizans İmparatorluğu'nun bir zamanlar tahtını koruyan, sarayların yemyeşil bahçeleriyle süslü hikayesiyle bilinen bu yer, bugün binalarla kaplıdır. Ancak elimizde, bu sarayın güzelliklerini ve anılarını yansıtan yazılı kaynaklar bulunmaktadır.

Sarayın kökleri yaklaşık olarak 500 yılına dayanmaktadır. Ancak, o zamanlar ana imparatorluk sarayı hala Büyük Saray'dı. Ancak 11. yüzyılın sonlarına doğru, I. Aleksios döneminde (1081–1118), sarayın merkezi Blaherne'ye taşındı ve torunu I. Manuil (1143–1180) tarafından büyük ölçüde geliştirildi.

Blaherne Sarayı'nın hemen yanında, günümüze kadar kalıntıları korunmuş Tekfur Sarayı bulunmaktadır. Bu saray, bazen Blaherne Sarayı kompleksinin bir parçası olarak kabul edilir. Osmanlı döneminde Tekfur Sarayı olarak anılan bu yapı, Bizans İmparatorluğu'nun 11-15. yüzyıllar arasında kullandığı Blaherne Sarayı kompleksinin sağlam kalan tek bölümüdür.

Sarayın adının "Porphyrogenitus" kelimesinden alınmış gibi görünse de aslında İmparator VIII. Michael Palaiologos'un oğlu Konstantinos Paleologos'dan gelmektedir. "Porphyrogenitus", mor doğmuş anlamına gelir ve bir imparatorun bu sarayda doğduğunu ima eder.

"Tekfur", Bizans'ta yerel yöneticilere verilen bir addır ve Ermenice'de kral anlamına gelir. Tekfur Sarayı, Bizans İmparatorluğu'nun son yıllarında imparatorluk konutu olarak kullanılmıştır. Ancak, 1453'te Osmanlı İmparatorluğu'nun İstanbul'u fethi sırasında, saray dış duvarlara yakın olduğu için büyük zarar görmüştür.

Blaherne'nin içinde, Bizans imparatorlarının 12. yüzyıldan itibaren kullandığı bir saray kompleksi olarak uzun süre varlığını sürdürdü. Sarayın tam olarak kim tarafından ve ne zaman inşa edildiği kesin olarak bilinmemektedir. Ancak, 16. yüzyılda Avrupalılarca "Konstantin Sarayı" veya "Porfirogenetos Sarayı" olarak adlandırılmıştır. Tekfur Sarayı, Bizans saraylarının son ihtişamlı döneminde kullanılan saraylar arasında yer alır.

Bugün tarihin tozlu sayfalarını şöyle bir açıp inceledik. Sizler için araştırmamı ve paylaşmamı istediğiniz farklı bir konu olursa, yorumlarda belirtmeyi unutmayın. Sağlıcakla kalın.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Fatih Sultan Mehmet'in MÜKEMMEL Zekası

Photoshop'ta Yetersiz Bellek (RAM) Hatası (96-8 Arasında Bir Sayı Gerekiyor) Çözümü | KESİN ÇÖZÜM

Bir Grafikerin Günlüğü: DEFTER ÖN VE ARKA KAPAK TASARIMI #2